“Ve’llezîne câhedû fînâ le-nehdiyennehum subulenâ. Ve innallâhe lemeal muhsinîn.”
“Bizim uğrumuzda mücahede edenlere elbette yollarımızı gösteririz. Şüphesiz ki Allah, ihsan sahipleriyle beraberdir.”
(Ankebût Suresi, 69. Ayet)
Giriş
Hayat, bir imtihan meydanıdır. Bu meydanda yürüyen kulun en büyük sermayesi niyetidir; en güçlü azığı ise sabır ve gayrettir. İşte Rabbimiz, bu ayetiyle müminlere yol gösteriyor: Kim Allah rızası için samimiyetle gayret eder, O’nun yolunda mücadele verirse, Allah ona kendi yollarını açar. Bu, sadece bir teselli değil; aynı zamanda ilahi bir vaattir.
1. “Câhedû fînâ” – Allah Uğrunda Mücahede Nedir?
Ayette geçen “câhedû fînâ”, yani “Bizim uğrumuzda mücahede edenler”, yalnızca kılıçla savaşanları değil; nefsine karşı cihad edenleri, sabırla ibadet yolunda sebat edenleri, hakkı ve hakikati yaymak için çabalayan tüm müminleri kapsar.
Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Hakiki mücahid, Allah’a itaat yolunda nefsine karşı cihad edendir.”
(Tirmizî, Fedâilü’l-Cihâd, 2)
Demek ki Allah’ın yolunda mücahede sadece dış düşmana karşı değil, içimizdeki nefse ve tembelliğe karşı verilen mücadeleyi de içerir. Her sabah namaza kalkmak, helal kazanç için çalışmak, haramdan kaçınmak da birer mücahededir.
2. Muvaffakiyet Yolları: “Le-nehdiyennehum subulenâ”
Ayetin ikinci kısmı: “Elbette onlara yollarımızı gösteririz” ifadesiyle bitiyor. Burada geçen “subulenâ”, yani “yollarımız” ifadesi çokluk sigası ile gelmiş. Bu da gösteriyor ki, Allah Teala kuluna sadece bir kapı değil; birçok kapı açar. Yeter ki kul gayret, sabır ve ihlas ile yürüsün.
Bediüzzaman Said Nursî, bu konuda der ki:
“İnsan çalışmakla mükelleftir. Başarılı olmak ise çoğu zaman ilahi ihsandır. Cenab-ı Hak, samimi ve ihlaslı gayreti, neticeden daha çok sever.”
(Lem’alar, 20. Lem’a)
Risale-i Nur’da “Muvaffakiyet, ihlasta ve sadakattedir.” denilerek, özellikle bu ayetle bağ kurulur. Çünkü Allah’ın gösterdiği yollar, bazen insanın aklının erişemeyeceği yerlerde açılır. Ama o kapı, sadece ihlas ve sadakat anahtarıyla açılır.
3. “Ve innallâhe lemeal muhsinîn” – Allah Muhsinlerle Beraberdir
Bu ayetin son kısmı, “Muhakkak ki Allah, ihsan edenlerle beraberdir” şeklindedir. “Muhsin” kimdir?
Resulullah (s.a.v) Cibril Hadisi’nde ihsanı şöyle tanımlar:
“İhsan; Allah’ı görüyormuşçasına kulluk etmendir. Her ne kadar sen O’nu görmüyorsan da, O seni görmektedir.”
(Buhârî, İman 37; Müslim, İman 1)
Bu, amelde derinliktir. Allah’ı görüyormuş gibi yaşamak, ihsan makamıdır. Allah da bu makamda olanlara mânen yoldaş olur. Bu beraberlik, zaferin, sebatın ve huzurun sırrıdır.
Bediüzzaman, “İhlasta kuvvet var. Halis bir amel, bazen bin amele bedeldir” diyerek, ihsanın ve ihlasın insanı muvaffakiyete nasıl götürdüğünü vurgular. Mümin, Allah için yürürse, Allah onunla beraber olur; kalbine huzur, işine bereket, yoluna ışık verir.
Sonuç: Gayret Senin, Tevfik Allah’tandır
Bu ayet, müminin ruhuna güç veren bir müjdedir:
“Sen samimi bir kalple Allah için çalış. Yol kapalı gibi görünse de, o yol sana açılacak. Allah seninle olacak.”
Tarih boyunca nice Allah dostları, bir avuç imkanla dünyayı aydınlatmıştır. Çünkü onlar, “fînâ” yani “Allah için” gayret ettiler. Allah da onlara yollarını gösterdi.
Unutma: Muvaffakiyet, çoklukta değil; sadakat ve ihlasta gizlidir.
Kaynaklar:
- Kur’an-ı Kerim, Ankebût Suresi, 69. Ayet
- Tirmizî, Fedâilü’l-Cihâd, 2
- Buhârî, İman 37
- Lem’alar, 20. Lem’a (Bediüzzaman Said Nursî)
- İhlas Risalesi (Bediüzzaman Said Nursî)
- Mesnevî-i Nuriye – Zühre

