Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin “Sen neyi arıyorsan, o sana doğru gelmektedir.” sözü, insanın niyetinin, arayışının ve yöneliminin hayatında nasıl bir etkiye sahip olduğunu derin bir şekilde ifade eder. Bu sözü, Kur’an ayetleri ve hadisler ışığında ele alarak, insanın iç dünyası ile evrensel hakikatler arasındaki bağlantıyı ortaya koyabiliriz.
1. Niyet ve Arayış: İnsanın Yönelimi
Mevlana’nın bu sözü, insanın niyetinin ve arayışının ne kadar önemli olduğunu vurgular. Kur’an-ı Kerim’de, “Herkesin yöneldiği bir kıblesi vardır. Öyleyse hayırlarda yarışın” (Bakara Suresi, 2:148) ayeti, insanın yöneliminin ve niyetinin onun hayatını şekillendirdiğini ifade eder. İnsan neyi arıyorsa, onun peşinden gider ve bu arayış, onun kaderini belirler.
Hz. Peygamber (s.a.v.) de bir hadisinde, “Ameller niyetlere göredir” (Buhari, İman) buyurarak, niyetin insanın eylemlerinin temelini oluşturduğunu belirtmiştir. Mevlana’nın sözü, bu hadisle örtüşür: İnsan neyi arıyorsa, onu bulur çünkü niyeti ve yönelimi, onun hayatının rotasını çizer.
2. Allah’ın Cevabı: İsteyene Verilen
Mevlana’nın sözü, aynı zamanda Allah’ın kullarına olan yakınlığını ve onların dualarına icabet ettiğini hatırlatır. Kur’an’da, “Bana dua edin, size icabet edeyim” (Mü’min Suresi, 40:60) ayeti, insanın samimi arayışının karşılıksız kalmayacağını ifade eder. İnsan neyi arıyorsa, Allah onun bu arayışına cevap verir. Ancak bu cevap, bazen insanın beklediği şekilde değil, daha büyük bir hikmetle gelir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) bir hadisinde, “Allah, kendisine el açıp dua eden her kulun isteğine icabet eder” (Tirmizi, Daavat) buyurmuştur. Bu, Mevlana’nın sözünde ifade edilen “arayışın karşılık bulması” fikrini destekler. İnsan samimiyetle neyi arıyorsa, Allah onu ona ulaştırır.
3. İçsel Yolculuk: Kendini Bilen Rabbini Bilir
Mevlana’nın sözü, aynı zamanda insanın içsel yolculuğuna da işaret eder. İnsan neyi arıyorsa, aslında kendi içinde o şeyin izlerini taşır. Kur’an’da, “Biz insana şah damarından daha yakınız” (Kaf Suresi, 50:16) ayeti, Allah’ın insana olan yakınlığını ifade eder. İnsan, kendi içine yöneldiğinde, aslında Allah’ı arar ve bu arayış, onu hakikate ulaştırır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) bir hadisinde, “Kendini bilen Rabbini bilir” buyurmuştur. Bu hadis, insanın içsel arayışının onu Allah’a götüren bir yol olduğunu gösterir. Mevlana’nın sözü de bu anlamda, insanın arayışının aslında kendi özüne ve Rabbi’ne doğru bir yolculuk olduğunu ifade eder.
4. Sabır ve Tevekkül: Arayışın İmtihanı
Mevlana’nın sözü, arayışın sabır ve tevekkül gerektirdiğini de ima eder. Kur’an’da, “Ey iman edenler! Sabır ve namazla yardım isteyin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir” (Bakara Suresi, 2:153) ayeti, insanın arayışında sabırlı olması gerektiğini vurgular. İnsan neyi arıyorsa, onun için çaba göstermeli ve sabretmelidir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) bir hadisinde, “Allah’ın yardımı, kulun sabrıyla beraberdir” (Tirmizi, Zühd) buyurmuştur. Bu, Mevlana’nın sözünde ifade edilen “arayışın karşılık bulması” fikrini tamamlar. İnsan sabırla ve tevekkülle neyi arıyorsa, Allah onu ona ulaştırır.
Sonuç
Mevlana’nın “Sen neyi arıyorsan, o sana doğru gelmektedir.” sözü, insanın niyeti, arayışı ve yönelimi üzerine derin bir hakikati ifade eder. Bu söz, Kur’an ayetleri ve hadisler ışığında incelendiğinde, insanın iç dünyası ile evrensel hakikatler arasındaki bağlantıyı ortaya koyar. İnsan neyi arıyorsa, onu bulur çünkü niyeti ve yönelimi, onun hayatının rotasını çizer. Allah, samimi arayış içinde olan kullarına her zaman cevap verir ve onları hakikate ulaştırır.
Bu söz, her birimizi niyetlerimizi gözden geçirmeye, samimi bir arayış içinde olmaya ve sabırla yolumuza devam etmeye davet eder. Çünkü insan neyi arıyorsa, o şey ona doğru gelmektedir; yeter ki arayışımız samimi, niyetimiz halis olsun.