“Hayırlı amellerde acele ediniz…”
Ebû Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur:
“Hayırlı ve iyi ameller hususunda acele ediniz. Zira yakın bir zamanda karanlık geceler gibi bir takım fitneler ortalığı kaplayacaktır. O zaman kişi mü’min olarak sabahlar, kâfir olarak geceler. Mü’min olarak gecelerse, kâfir olarak sabaha çıkar; dinini basit dünyalığa satıverir.”
(Müslim, İman 186)
Bu hadis-i şerif, özellikle içinde yaşadığımız çağda bir uyarı çanı gibi çalmaktadır. Zira Peygamber Efendimiz (sav), karanlık geceler gibi yoğun ve yönü belirsiz fitnelerin insanları nasıl bir inanç sarsıntısına sürükleyeceğini haber vermektedir. Öyle ki bir insanın iman ve küfür arasında, yalnızca bir gün değil, bir sabah-akşam vakti kadar kısa sürede gidip gelebileceğini bildiriyor.
Kur’ân’ın Işığında: İman ve İmtihan
Kur’ân-ı Kerîm’de Cenâb-ı Hak buyurur:
“İnsanlar, sadece ‘İman ettik’ demeleriyle bırakılıp, imtihan edilmeden kurtulacaklarını mı sandılar?”
(Ankebut Suresi, 2)
Bu ayet, imanın sadece bir iddia değil, bir sadakat ve sebat sınavı olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle fitne zamanlarında, iman sahiplerinin bu sınavı daha çetin yaşadığı açıktır.
Risale-i Nur’dan: Zaman Fitnesi ve İman
Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, bu hadisi ve ayeti tefsir eden eserlerinde zamanın fitnesine karşı en etkili silahın “iman-ı tahkikî” olduğunu vurgular. Lem’alar’da şöyle der:
“Bu zamanda en büyük farz, imanı kurtarmak ve muhafaza etmektir. Her mü’minin en birinci vazifesi, imanını taklitten tahkike çevirmektir.”
(Lem’alar, 14. Lem’a)
Tahkiki iman, yani delillere dayalı, şüphelerden arınmış ve kalpte kökleşmiş bir iman, karanlık fitne gecelerinde insanın elinde taşıdığı bir meşale gibidir. Bu meşaleyi taşımayan, fitne fırtınasında yolunu kaybedebilir; sabah mü’min, akşam maazallah kâfir olabilir.
Dünya Menfaati Uğruna Dinini Satmak
Hadiste geçen “dinini basit dünyalığa satmak” ifadesi, ahir zamanda çok sık rastlanan bir tehlikeye dikkat çeker. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm bu konuda da şöyle uyarır:
“Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedel karşılığında satanlar… işte onların ahirette hiçbir nasibi yoktur.”
(Âl-i İmrân, 77)
Dini, geçici menfaatler, makamlar, dünyevî çıkarlar uğruna terk edenlerin; ebedî saadeti az bir dünya metaına değişenlerin ne kadar büyük bir ziyana uğradıkları açıktır.
Ne Yapmalıyız?
- İmanımızı takviye etmeli, Risale-i Nur gibi eserlerle tahkiki iman bilgimizi artırmalıyız.
- Salih amellere yönelmeli, günahlardan uzak durmalıyız. Çünkü Peygamber Efendimiz (sav) “hayırlı amellere acele edin” buyuruyor.
- Zamanın fitnelerine karşı bilinçli olmalı, sosyal medyada, çevremizde ya da basında yayılan fikir akımlarını süzgeçten geçirmeliyiz.
- Dua ve tevekkül ile Rabbimize yönelmeli, sarsılmaz bir kalple O’na sığınmalıyız. Çünkü kurtuluş ancak Allah’ın yardımıyladır.
Sonuç: Karanlık Zamanların Nur Taşıyıcıları
Bu hadis-i şerif, bize zamanın fitnelerine karşı uyanık olmayı, imanımızı diri tutmayı ve hayırlı amellere sarılmayı emrediyor. Bu çağın karanlıklarında yolumuzu aydınlatan en büyük nur, sağlam bir iman ve salih amellerdir. Bu nurları yakanlar, yalnızca kendi yollarını değil, ümmetin yolunu da aydınlatırlar.

