Cennet Yolunda Yarış
0

“Rabbinizden bir bağışlanmaya ve genişliği göklerle yer kadar olan, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış olan cennete koşun (yarışın).”
Âl-i İmrân, 3/133

İnsan hayatı, aslında bir yarış alanıdır. Ancak bu yarış; mal, makam ve dünyalıklar için değil, Allah’ın rızası ve cenneti içindir. Âl-i İmrân suresinin bu ayeti, bizleri dünya meşguliyetlerinden sıyrılarak, gerçek hedefe yönelmemiz için uyarıyor: Allah’ın mağfiretine ve cennetine ulaşmak.

Kur’an’ın Çağrısı: Yarışın Ama Neye Doğru?

Bu ayette Rabbimiz, “سَابِقُوا” (yarışın, öne geçin) emriyle bir teşvikte bulunuyor. Ancak bu, dünyevî bir yarış değil; takvaya dayalı bir hayır yarışıdır. Ayetin devamında belirtilen cennetin genişliği “göklerle yer kadar” diye tarif edilmiştir. Bu ifade, Allah’ın vaadinin büyüklüğünü, rahmetinin genişliğini ve hedefin azamiyetini gösterir.

Peygamberimizin Hadislerinde Cennete Koşmak

Resûlullah (s.a.v.), bu ayetin ruhuna uygun olarak ümmetini sürekli cennete yönlendirmiştir:

“Cennet yüz derecedir. Allah onları Allah yolunda cihad edenler için hazırlamıştır. Her iki derece arası gök ile yer arası kadardır. Cenneti istediğiniz zaman Firdevs’i isteyin. Çünkü o, cennetin en yüksek derecesi ve ortasıdır.”
—Buhârî, Cihâd 4

Cennetin her derecesi bir yarış sonucu elde edilir. Allah’ın rızasına ulaşmak isteyen, gayretle çalışan, sabırla yol alan mü’minler bu yarışta öne geçer. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) şu hadisi de bu yarışın önemini vurgular:

“Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Aciz kişi ise nefsinin hevasına tâbi olup da Allah’tan temennilerde bulunandır.”
—Tirmizî, Kıyâmet 25

Risale-i Nur’un Penceresinden: Cennet Yarışının Sırrı

Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, bu ayeti Risale-i Nur’un birçok yerinde işaret eder. Özellikle Sözler adlı eserinde şöyle bir izah vardır:

“Evet, Cennet ucuz değil, Cehennem dahi lüzumsuz değil.”
Sözler, 23. Söz

Bu söz, dünya imtihanının ciddiyetini ve bu yarışın ehemmiyetini özetler. Cennet, gayretin, fedakârlığın, sabrın ve sadakatin ödülüdür. Said Nursî başka bir yerde şöyle der:

“Ey ehl-i iman! Madem elinizdeki mal ebedî kalmıyor, fânî oluyor; o vakit bâkî bir tarzda vermeye çalışınız ki bâkî kalsın. Madem dünya durmuyor, gidiyor; siz de onu bâkî bir memlekete müteveccih bir surette tasarruf ediniz.”
Lem’alar, 21. Lem’a

Bu açıklama, Kur’an’ın “cennete koşun” çağrısının pratikte nasıl yaşanacağını öğretir: Fânîyi bâkîye çevirmek! Dünya malını, zamanı ve ömrü, Allah yolunda harcamak suretiyle sonsuz bir kazanca dönüştürmek.

Takvayla Yol Bulanlar: Cennetin Yolcuları

Ayetin sonunda geçen “müttakîler için hazırlanmış olan” ifadesi, cennet yarışının katılımcılarını tanımlar: Takva sahipleri. Takva, sadece haramlardan kaçınmak değil, aynı zamanda farzları titizlikle yapmak, kalbi Allah’a bağlamak ve hayatı O’nun rızasına göre yaşamaktır.

Nitekim bir başka ayette şöyle buyrulur:

“Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için gerçekten kurtuluş vardır: Bahçeler ve üzüm bağları, göğüsleri tomurcuk gibi olan genç kızlar, dolu kadehler. Orada ne boş bir söz işitirler ne de yalan.”
—Nebe, 78/31-35

Sonuç: Cennet Yarışı Hayattır

Her bir gün, Allah’ın affına ve cennetine ulaşma yarışında yeni bir fırsattır. Bu yarışta geri kalmamak için sabah namazına kalkmak, bir yetimin başını okşamak, bir kalbi teselli etmek, Kur’an’ı okumak ve yaşamak gerekir. Yarışın kuralları bellidir: Takva, ihlâs, sabır, dua ve gayret.

Unutmayalım:

“Kim Allah’a kavuşmayı arzu ederse, Allah da ona kavuşmayı arzu eder.”
—Buhârî, Rikâk 41

Ve kim Allah’ın mağfiretini ve cennetini isterse, bu uğurda yarışır. Çünkü yarışın sonunda, ebedî bir kazanç vardır.

İlginizi Çekebilir
Şehadet Arzusu ve Allah Katındaki Değeri

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir