Helâl Dairesi Geniştir, Keyfe Kâfi Gelir
Helâl Dairesi Geniştir, Keyfe Kâfi Gelir, Bediüzzaman Said Nursî’nin “Helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur.” sözü, hayatın helâl sınırları içinde bile insanın ihtiyaçlarını fazlasıyla karşılayabileceğini vurgulamaktadır. Bu sözün derin anlamını ve çıkarılacak dersleri ele alalım.

1. Helâl Dairesinin Genişliği İslam, insanın fıtratına uygun olarak geniş bir helâl çerçevesi belirlemiştir. Yenilecek, içilecek, giyilecek şeyler ve eğlence unsurları içinde helâl olanlar oldukça fazladır. Allah, kullarına zararlı ve kötü olanları yasaklamış, fakat onların yerine daha faydalı ve güzel olanları sunmuştur. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:
“Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan helâl ve temiz şeylerden yiyin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır.” (Bakara, 168)
2. Helâl ile Yetinmek ve Kanaatkârlık Helâl dairesi içinde yaşamak, insanı harama bulaşmaktan korur ve huzur verir. Helâl olan nimetlerle yetinmek, insanın ruhunu temiz tutar ve manevi açıdan güçlü kılar. Bunun aksine, haramın cazibesine kapılmak, geçici hazlar sunsa da uzun vadede insanın hem dünya hem de ahiret hayatına zarar verir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu konuda şöyle buyurmuştur:
“Helâl bellidir, haram da bellidir. İkisi arasında şüpheli şeyler vardır. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa dinini ve ırzını korumuş olur.” (Buhârî, İman, 39)
3. Harama Girmeye Gerek Yoktur İnsan, yaratılışı gereği mutluluk ve tatmin arayışındadır. Ancak şeytan, haramı süsleyerek onu cazip göstermeye çalışır. Oysa helâl yollarla elde edilen nimetler ve keyifler, insana yeter de artar bile. İslam, insanların mutluluğunu engelleyen bir din değil, bilakis huzur ve saadet getiren bir yaşam rehberidir. Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde buyrulur:
“Size rızık olarak verdiklerimizin helâl ve temiz olanlarından yiyin ve Allah’a şükredin. Eğer yalnız O’na ibadet ediyorsanız.” (Nahl, 114)
4. Dünya ve Ahiret Dengesi Helâl dairesinde yaşamak, insanın sadece bu dünyasını değil, ahiretini de kurtarır. Harama giren kişi, anlık tatmin yaşasa da vicdan azabı ve pişmanlık hisseder. Ancak helâl çerçevesinde hareket eden biri, huzur içinde yaşar ve ahirette de mükâfatını alır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu konuda şu uyarıyı yapmıştır:
“Dünya tatlı ve çekicidir. Allah sizi dünyada nasıl davrandığınız konusunda imtihan edecektir. Öyleyse dünyadan sakının ve kadınlardan sakının.” (Müslim, Zikr, 99)
Sonuç Bediüzzaman’ın bu sözü, hayatın güzelliklerinin sadece helâl dairesinde bulunabileceğini ve harama yönelmenin gereksiz olduğunu bizlere öğretmektedir. Helâl olan nimetler hem dünyada hem de ahirette huzur getirirken, haram ise sadece geçici bir aldanıştır. Bu bilinçle yaşamak, insanı gerçek saadete ulaştırır. Kur’an’da bu hususta şu şekilde buyrulmaktadır:
“Kim iyi bir iş yaparsa, kendi lehinedir; kim de kötülük yaparsa, kendi aleyhinedir. Rabbin kullara zulmetmez.” (Fussilet, 46)
Bu bilinçle, helâl dairesinin ne kadar geniş ve yeterli olduğunu idrak ederek yaşamak, bizi hem dünya hem de ahiret saadetine ulaştıracaktır.